Sözcü: Barratt London / Uluslararası Satış ve Pazarlama Direktörü / Stuart Leslie
Röportajı Yapan: Perakende.org Genel Yayın Yönetmeni Duygu Tezel Çoban
Öncelikle, Barratt’ın köklü geçmişi ve 1958’deki kuruluşundan bu yana şirketin başarısının ayrılmaz bir parçası olan değerler hakkında kısa bir bilgi alabilir miyim ?
Stuart Leslie:
Barratt London kurucusu, Lawrie Barratt, 1958 doğumlu bir muhasebeci. Kendi ailesine ev alacak kadar parası bile olmadığı için, ilk kendisi bir inşaat yapıyor ve orda ekstradan bir kaç konut olunca onları satarak başlıyor aslında. Bu sayede kendisine ve ailesine ilk kez ev alabiliyor.
Barrat London, bir FTSE 100 şirketi ve Londra borsasında, 65 yıl sonra 4.2 milyar dolarlık bir pazar değeri olan bir şirket haline geliyor. 550 binden fazla konut teslimi gerçekleştirerek, her yıl 17.500 yeni konut inşa ediyoruz. Bu işin hacmine rağmen felsefemiz ve değerlerimiz hiç değişmiyor.
Birincisi müşteri en önde gelir. Yani araziden ürüne, tasarımdan müşteri ve satış sonrası hizmetlere, A’dan Z’ye önceliğimiz her zaman müşterimizdir. İkincisi, biz verilen paranın gerçekten karşılığını sağlayacak değerde konutlar sunan ve şirket olarak yüksek hacimde, miktarda evler inşa eden İngiltere’de ki en büyük, en çok konut inşa eden şirketiz.
Özellikle Barratt London’dan söz etmek gerekirse, kentsel dönüşümde benzersiz bir beceri setimiz var. Tam dönüşüm gerektiren lokasyonları arıyoruz. En küçük projemiz, 450 civarı dairesi olan Bermondsey Heights. Hendon Waterside gibi farklı projelerimizde var. 10 yıldır bunların inşaatı devam ediyor; burada 1500 kadar konut inşa ettik ve 8 yılımız daha var. Biz ulaşıma yakın lokasyonları arıyoruz. Bunlar Londra’nın merkezinde değil. 3 ve 5. bölgeler arasında yer alıyor. Bulunduğumuz bölge lokasyon sebebi ile katkımız, değerimiz önemli seviyede.
Barrat London olarak, dönüşüme büyük bir katkı , değer katıyoruz. Mesela Hendon Waterside projesini ele alalım. 2011’den 2022’ye kadar olan dönemde burada ki fiyatlar %132 artış gösterdi. Pazar ortalaması %54 idi. Yani bu durum neyi gösteriyor? Dönüşümle ve bütün bu becerilerimizi kullanıma sokarak yatırımcılarımıza ve alıcılarımıza çok büyük getiriler sağlayabiliyoruz.
Türk yatırımcıların Londra’daki gayrimenkullere ilgisi giderek artıyor. Bu eğilime hangi faktörlerin katkısı bulunduğunu düşünüyorsunuz?
Türk alıcılar Londra’ya zaten uzun bir süredir geliyorlardı. Ve Türk nüfusu, Londra’ya bir bağlılık hissediyor. Çünkü; kültürünü, perakende, tiyatro, moda, restoranlarını, aslında Londra’daki yaşam stilini seviyorlar. İkincisi, çocuklarını orada okullara, üniversiteye gönderme istekleri var. Türkiye piyasasında çok büyük bir enflasyon oldu. Emlakların değeri yükseldi. Ve bunun sonucunda Londra’da yatırım yapma seçeneği doğdu. Yani gördüğünüz iki trend şu; birincisi paralarının çeşitlendirilmesi, yani portföylerini çeşitlendirmek. İkincisi de eğitim. Bu iki sebepten büyük ilgi görülüyor. Ama biz geliştirici taraftayız. Talep neredeyse oraya geliyoruz.
Bu konuda, piyasa konusunda uzman ve türk kuruluşu olan Unique London ile iş birliği yaptık? Unique London’un ve Arzu hanım’ın burada güzel bir geçmişi var aslında. Bu konu ile ilgili sözü Arzu Hanım’a vermek isterim.
Arzu Uygun: Türkiye’deki dinamiklerin, özellikle birkaç dinamiğin değişmesinden kaynaklı büyük bir talep artışı var. Bir tanesi konutların fiyatları çok yükseldi. Artık buradaki konutlarını satıp Londra’da daire alınacak seviyeye geldi. Barratt London’ın projeleri 323.000 pounddan, Kira getirileri ise 1.600 pounddan başlıyor. Dolayısıyla Türkiye’yle karşılaştırdığımızda çok avantajlı hale geldi. İkincisi, Türkiye’de kira artışına getirilen üst limit enflasyonun altında bir kira kazancına sebep olduğundan,
İngiltere’de ise böyle bir üst limit olmadığından dolayı yatırımcıların ilgisini çekiyor. Orada yıllık kira artışı piyasa koşullarına göre yapılabiliyor. Üçüncüsü ise; İngiltere’de kiracıları çıkarmak bir problem değil. Türkiye’de bildiğim kadarıyla çok büyük bir problem. Dava açabilmek için uzun yıllar beklenebiliyor.
İngiltere’de kira kontratı yıllık yapılıyor. Yıl bitmeden 2 ay öncesinde, kira konusunda pazarlık başlıyor. Anlaşılırsa kiracı devam ediyor, anlaşılmazsa çıkıyor.
Gayrimenkul yatırım merkezi olması bunun temel sebeplerinden bir tanesi oldu. Çünkü İngiltere ev sahibinin çok korunduğu bir ülke aslında. Sistem ev sahibini koruyor. O yüzden de yatırımcıların çok arzu ettiği bir pazar marketi. Pound cinsi, çok sağlam olan çok uzun yıllar devam eden bir yükseliş trendi. Çok büyük iniş çıkışları olmuyor, çok dengeli bir şekilde yukarı çıkıyor. 2008-2009 krizinde hatırlarsanız dünya çok kötü performe etmişti. Amerika %50’den fazla düşerken, Dubai % 60-70 çöktü biliyorsunuz, Türkiye ise durum %50-60 civarındaydı. İngiltere sadece %10 düşüş yaptı . Bunun sebebi İngiltere’de yeni ve sıfır daire sayısı çok az ve çok kısıtlı. Ama kiralama talebi çok yüksek. Dolayısıyla kısıtlı kaynağı olduğu bir ülkede o yüzden malın değeri düşmüyor. Hep kademeli bir şekilde yukarı giden bir trend söz konusu.
Stuart Leslie: İngiltere’nin en büyük konut inşaatçısı olarak, yılda 17.500 konut teslimi yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl net göç 550 bin kişi şeklindeydi. Ve Londra piyasasında spesifik olarak, hükümetin hedefi her yıl 120 bin konut inşa etmek. Bizde İngiltere’nin en büyük şirketi olarak , 1.700 tane inşa ediyoruz. Dolayısıyla aslında yetersiz konut arzı var. Müşterilerimiz; ilk kez ev satın alıyorlar veya orada oturmak isteyen alıcılardan oluşuyor. Biz iç planlamamızı değiştirerek, 3. ve 5. bölgeler arasında bakmaya başladığımızda uluslararası alıcıların çok ilgisini çekmeyeceğini düşünmüştük. Çünkü 1. ve 2. bölge gibi merkezde değil. Ama şunu gördük, yatırımcılar bu projeleri gerçekten seviyorlar çünkü fiyatları daha düşük ve kira getirileri daha yüksek. Ve Arzu hanımında söylediği gibi Londra piyasası hızlı bir piyasa değil. Dayanıklı, oturmuş bir piyasa.
Mesela Dubai’de ki büyüme çok hızlı, ama 50 yıl önce hiçbir şey yoktu orada. Ama Londra’da Londra kulesi var, bin yıllık bir tarih var. Yani burada çok temel bir piyasa ama finans piyasalarının da başkenti dünya da. Aynı zamanda eğitim sistemi de çok güçlü; bir çok yatılı okul , özel okullar var. Üniversitelerin eğitim kalitesi de çok yüksek. Dünyanın ilk 10 üniversitesinin 3’ü Londra’da.
Türk insanın eğitim için 2 seçeneği var; biri İngiltere diğeri ABD. Ama İngiltere çok güvenli bir ülke. Üniversitelerde ve okullarda güvenlik riski yok. Türkiye’ye de çok daha yakın. Yani anne babalar çocuklar birbirlerini daha sık görebiliyorlar. Yani çok farklı dinamikler var.
Londra’da gayrimenkul düşünen Türk yatırımcılara hangi yatırım stratejileri ve fırsatları sunuyorsunuz? Biraz o konuda bilgi alabilir miyim?
Stuart Leslie: Öncelikle bütün projelerimizdeki seçenekler konut şeklinde. Bir ödeme planımız var. %10 depozito yatırılıyor, geri kalan %90’ıda teslimatta veya bitirdikten sonra ödeniyor. Yani insanların yatırım yapması için çok verimli ve çok düşük riskli bir yöntem. Bizde bir an önce bitirip, ödememizi alalım istiyoruz.
Ayrıca İngiltere’de herhangi bir şekilde yurt dışından alıcıların bizden satın almasının önünde hiç bir kısıtlama yok. İngiliz vatandaşının hakları neyse aynı koşullarda satın alabiliyorlar. Ama İngiltere’de oturanlar bütün vergileri ödüyorlar. Mesela, Londra’da alt yapı geliştirme, vergi verenlerin parasıyla finanse ediliyor. Şehir gelişiyor, sürekli olarak büyüyor ve yurt dışındaki yatırımcı bundan fayda sağlıyor. Yani strateji ve fırsatlar söz konusu olduğunda, strateji yatırımcılar için al ve kirala gibi. İki tip alıcımız oluyor. Birisi, orada yaşamak için alırken, diğeri de tamamen yatırım için alıyor. Türk yasasında %80 alıcılar, yatırım için alıyorlar. Bir de UNIQUE London Genel Müdürü Arzu Uygun tarafından konuyu ele alalım.
Arzu Uygun : Türkiye’deki yatırımcılar, Türkiye’de daire alırken bedelin tamamını hemen ödüyorlar ama İngiltere’de önce %10 depozito ödeniyor. Barratt London %10 alan tek şirket. Çok düşük bir oran. Projenin tamamını %10 ile bitiriyorlar. Teslim alınır olduğunda, %90’ı alınıyor. Ve bu %10’da bir firma ( NHBC ) tarafından sigortalanıyor.
NHBC, firması diyor ki; bu ödediğiniz %10’da benim garantim altında. Dolayısıyla, proje modelinden aldığınızda sıfır riskle alıyorsunuz. Bu çok önemli bir avantaj. Bu da tabii Türk yatırımcılar için çok cazip bir hale geliyor. Kaldı ki inşaat başladıktan sonra zaten değer artışı oluyor. Onlar ilk aldıkları zamandaki fiyatta sabitledikleri için de bu durum çok büyük bir avantaj haline geliyor. İkincisi, Barratt’ın projelerinde kira getirileri oldukça yüksek. %5- 5,5 gibi %6’ları sağlayabiliyoruz.
Türkiye’de bildiğim kadarıyla 30’lara gelmiş. Biz şuan 20’lerden biraz daha altındayız. Bu çok büyük bir avantaj. Londra’nın nüfusu çok büyüyen bir nüfus. Şuan göç eden nüfus 10 milyona yaklaşıyor. Fakat okullardan ve dil okullarından, finans merkezlerinden sürekli göç alan bir ülke. Ve ülkenin genelinde evler aslında çok eski. O yüzden yeni evler çok kıymetli. İzolasyonları çok iyi. Biz 10 ay doğalgazla ısınan bir ülkeyiz. Bu yüzden izolasyon çok önemli. Yeni evlerin, binaların izolasyonları çok yüksek. Türkiye’nin aksine kaynağın çok kısıtlı olması nedeniyle talep hep artarak devam edecek.
Gayrimenkul yatırımları birçok riski beraberinde getirebiliyor. Şirketiniz bu riskleri azaltmak ve yatırımcıların çıkarlarının korumasını sağlamak için hangi stratejileri ve yöntemleri kullanıyor?
Stuart Leslie: Öncelikle şirketimiz hem finansal ve operasyonel olarak çok güçlü. 1 milyar poundun üzerinde nakitimiz var. Bundan dolayı %10’luk depozito, geri kalanını da tamamlanınca alacak şekilde planı uyguluyoruz. Yani 329 bin pounda satın aldınız, 2 yıl içerisinde inşaat tamamlanıyor ve tamamlanıp, size anahtarı teslim ettiğimizde geri kalan %90’ı alıyoruz. Hiçbir şekilde risk yok. Türkiye’de birçok insan bir projeye yatırım yapıyor ve belki hiç tamamlanmayabiliyor. O yüzden birincisi bizim repitasyonumuz etkili burada, ve 5 yıldız alan, %95’lik bir müşteri memnuniyet oranı olan bir şirketiz.
Bu planlamaları yapan, Home Builder Federation diye bir federasyon var. 5 yıldızımız var buradan. Geçtiğimiz 14 yıldır biz bu ödülü, bu skoru alıyoruz. Başka hiçbir şirkette, İngiltere’de böyle bir durum yok. Aynı zamanda inşaat ödüllerimizde azımsanmayacak kadar fazla ve diğer inşaat şirketlerine göre çok fazla ödüle sahibiz.
Şirketin belli bir geçmişi bir tarihçesi var. Biz hep bu kentsel dönüşüm bölgelerine ilk giden ,sektöre her bölgenin dönüşümüne öncelik eden bir şirketiz . Bu ne anlama geliyor müşteri açısından? Mesela, Battersea Power Station belki duymuşsunuzdur. 9 Elms diye bir bölge. Avrupa’nın en büyük kentsel dönüşüm bölgesi. Biz çok erken girdik o projeye. 5 yıl önce tamamladık. Bu sebepten müşterilerimiz %10’un üzerinde bir kira getirisi sağlıyorlar buradan. Aldığı fiyatlar çok düşüktü başlangıçta, çok düşük fiyata satın aldılar. Şimdi projemizin etrafında da dönüşüm sürecimiz devam ettiği için fiyatlar yükseliyor. Yani her zaman değeri alıcıya aktarıyoruz. Yüksek hacimli inşaat modeli bu şekilde ilerliyor. Bizim için her şeyden önce müşterimiz geliyor.
Arzu Uygun : Kentsel dönüşüm Türkiye’den çok farklı yürüyor. Burada kentsel dönüşüm diyince sağlam olmayan binaların yıkılıp yapılması anlamına geliyor. Ama İngiltere’de durum böyle değil. Oradaki amaç nüfusun yaşayacağı yerin yoğunluğunu azaltmak. O yüzden devlet ve belediye bir bölgeye karar veriyor. Sonra orayı tren, bulabiliyorsa muhakkak metro, bulamıyorsa çeşitli otobüs durakları, böylece ulaşımı çok kolaylaştırıyorlar. Beraberinde; bisiklet yolları, parklar, altyapı yenileniyor, üst yapı yenileniyor. Sadece bina değil bütün alan yenileniyor. O yüzden, kentsel dönüşüm bölgelerinde ki fiyat artışı Londra’nın çok üstünde oluyor. Barratt’ın güçlü olduğu konulardan bir tanesi de bu bölgelere ilk giren firma olması oldu. O yüzden de getirileri diğer rakiplere baktığımızda daha üst seviyede.
Barratt’ın Developments konut sektöründe tasarım ve inşaat açısından bir adım önde olmak için hangi yenilikçi yaklaşımları ve teknolojileri kullanıyor?
Öncelikle, bütün projelerden şunu görebilirsiniz. Hepsi farklı tasarımlar, farklı mimarlara sahip. Yani uzmanlığımızın bir kısmıda, arazi veya dönüşüm bölgesini almak ve bu dönüşümün her şekilde gelişmesini sağlayacak şekilde hareket etmek. Mesela Londra’da yerel yönetimden, belediyeden izinler almamız gerekiyor. İkinci bir izni de yine belediye başkanından almamız gerekiyor. Birinci soru şu; Londra için doğru bir proje mi bu? İkincisi; yerel o bölge için doğru bir proje mi?
İnovasyon konusuna gelince, üzerinde çalıştığımız bazı projelerimiz var. Mesela, Bermondsey Heights projesinde hava kaynaklı ısı pompalarımız var. Bütün projelerimizde enerji merkezimiz var. Böylelikle, emlak maliyetleri de düşük kalıyor. Bazı projelerde, spor salonları, konsiyerj hizmetleri var. Bütün projelerimizde bir şekilde bu dışardaki hayatı da geliştirmeye çalışıyoruz. Yani her yerde araçlar, parklar, yeşil alanlar görüyorsunuz. Londra’daki trend şuanda bu. İnsanlar güzel bir yerde yaşamak istiyorlar. Bu yüzden ilk adım araziyi bulmak, sonra orada o konutu inşa etmek. Ve en önemli kısmı bir evi, yuvaya dönüştürebilmek. Her projemizde güneş panellerini görebilirsiniz. Sürdürebilirlik konusunda da pek çok çalışma gerçekleştiriyoruz.
Barratt London inşaat ve müşteri hizmetleri alanında çok sayıda ödül aldı. Projelerinizden bahsettiğiniz ama sizi farklı kılan örnek projelerinizi de bizimle paylaşabilir misiniz?
Stuart Leslie: Biz ödülleri kazanmaya çalışmıyoruz ama müşterilerimize olan taahhüdümüzün uzun ömürlülüğünü gösterebilmek bizim için önemli olan kısım. Bir çok ödül kazanan projemiz var. Mesela, Hayse Village; bu kentsel dönüşüm ödülü kazandı. Orada gördüğünüz bina eski Nestle çikolata fabrikası. Herkes tabiki bir çikolata fabrikasında yaşamak ister. Orada bahçeler yaptık. Orjinal fabrikayı koruduk. Mesela oradaki penceredeki mimari stili görüyorsunuz ve yeni binalarla harmanladık.
Henden Waterside’da bayrak kentsel dönüşüm projemiz. Ve buradaki önemli unsurda alıcı çeşitliliğiydi. Alıcı çeşitliliğini bazı projelerimizde %1000’in üzerinde arttırdık. Yani doğayı bu ortama tekrar geri getirmeye çalışıyoruz. Ama mesele sadece ödüller değil. Henden Waterside projesinde bu projenin başarısından dolayı yeni bir ortaklık kurduk. Londra Ulaşım Hizmetleri’yle bir iş birliğimiz oldu Bu bize yeni arazi fırsatlarının kapısını açmış oldu. Mesela, Wembley Park Gardens; burası da bir tren istasyonundaki bir park yeriydi. Şimdi 450’den fazla burada yeni konut inşa ettik. Ayrıca ofis alanı da var, yine Londra Ulaşım Birimi’nin ofis alanı da burada. Ve onlarla çalışmanın avantajı; bu projeler ulaşım ağına erişir durumda. Yani 2 dakikada trene yürüyebiliyorsunuz buradan. 12 dakikada 1. bölgeye, yani Londra’nın merkezine gidebiliyorsunuz. Nüfus arttıkça, altyapı gelişiyor. Böylelikle dışarıda kalan bölgeler daha erişebilir hale geliyor. Bu da türk müşteriler için en popüler projelerden biriydi.
Arzu Uygun : Biz burayı geçen Mayıs ayında satmaya başladık. Buranın en önemli özelliği Stuart’ın dediği gibi metro istasyonunun hemen yanında olması. İkinci özelliği ise, Londra’daki bir çok üniversiteye ulaşımın çok kolay olması. O bölge çoğunluklu öğrencilerden oluşuyor. Ulaşımın kolay olması, üniversitelere erişimin kolay olması, özel yurtlarında tercih ettiği bir bölge olması, dolayısıyla biz satışa başladığımızda çoğu yatırımcımız çocuklarının oturması için aldılar. O kadar hızlı sattık ki, şimdi ikinci etabı bekliyoruz, ikinci etabı bekleyen bir çok yatırımcımız var.
Tasarım ve inşaata odaklanan Barratt Homes sürdürebilirliği projelerine nasıl entegre ediyor? Aslında güneş enerjisi sistemlerinden bahsettiniz. Bu çalışmalarınız dışında eklemek istedikleriniz var mı?
İnsanlar bu konutu ne şekilde kullanacaklar bunu anlayarak işe başlamak lazım. Mesela nasıl inovasyonlarımız var? Akıllı evler var mesela. Akıllı ev konsepti, konutun boyutlarını azaltıp, daha çok insan için daha maliyeti uygun hale getirmek. Ve alanıda optimize etmek. 37 m2’lik daireler var. Ama çok daha büyük gibi hissediyorsunuz. Mesela koridor kısmını kaldırıyoruz ve her bir m2’yi optimize ediyoruz ki yaşam alanı maksimize olsun. Ve bütün konutlarda modern inşaat yöntemleri kullanıyoruz ve modern bina malzemeleri kullanıyoruz. Yani son derece verimli bir inşaat. Çok fazla ısıtmak için enerji sarf etmiyorsunuz. Yakın dönemde bu yaşam maliyeti krizi kavramını duymuşsunuzdur. Petrol fiyatları arttı, yani enerji maliyetleri yükseldi. Bu nedenle, yeni binalar çok popüler şuanda. Çünkü maliyet açısından yani tasarruf açısından çok verimli çalışıyorlar.
Şirket olarak biz bir ahşap çerçeve şirketiyle anlaştık. Onları satın aldık. Bu ahşaptan inşa ettiğimiz konutlar var. Londra dışında. Ve İngiltere’nin kuzeyinde ve İskoçya’daki birçok inşaatlarımızda biz ahşap çerçeve teknolojileri kullanıyoruz. Ayrıca Salford Üniversitesi ile bir deney yürütüyoruz. İki projemiz var. Birincisi, enerji verimliliğiyle ilgili. Enerji verimliliğini konutlarda ne şekilde arttırabiliriz. Yeni teknolojiler, güneş panelleri, gri su yani yağmur suyunun yeniden dönüştürülmesi, yeni ısıtma elemanları. Yani birçok farklı teknolojiler, 84 farklı teknolojiyi test ediyoruz. Amacımız en büyük etkiyi sağlayacak teknolojiler, bulmak. Yani, verimlilik açısından en etkili teknolojileri araştırdık. İkinci projemizde, bir konut inşa ettik. İklim kontrollü bir depo içerisinde. Ve bu yeni teknolojileri 40 dereceden -40 dereceye kadar test ettik. İngiltere’nin en büyük konut inşaat şirketi olarak, her yıl 17 bin konut inşa ediyorsanız o zaman küçük değişikler yapmanız gerekiyor. Ve küçük değişiklerle çok büyük tasarruflar sağlayabiliyorsunuz. Ve çevresel olarak sürdürebilirlik açısından çok büyük bir etki yaratıyorsunuz. Ama önce çok dikkatli test etmemiz gerekiyor ki, bunu her yere yaydığımızda düzgün işlesin. Yani bu konu özelinde bir çok girişimimiz var ve sektörde bu anlamda önderlik etmek konusunda sürdürebilirlik konusunda öncülük etme konusunda da taahhüdüdümüz var.
Son olarak; UNİQUE London firmasını ve sizi de biraz yakından tanıyabilir miyiz ?
Arzu Uygun: Unique London olarak 2016 yılından bu yana hizmet veriyoruz. Biz Barratt London’da son birkaç yıldır en çok satış yapan ve bu sebeple şuan Türkiye’deki tek lider acentesiyiz. Tüm satışlar bizim üzerimizden yapılıyor. Barratt London ile beraber bir ortaklığımız var. Londra’da artık piyasaya yön veren bir Türk firması olduk, bu çok güzel bir şey. Bizim bir youtube kanalımız var. Zannediyorum ki youtube kanalı olan tek firma biziz. Bütün Türk yatırımcılarına oradan yatırım yapmadan önce bilinmesi gereken her şeyi anlatıyoruz. Dolayısıyla herhangi bir yatırımcı bizim youtube kanalımızdaki içeriklerle ne yapması gerektiğini, işlemlerin nasıl yürütüldüğünü, avukatlık işlemlerinden tutun da, hukuki işlemlere kadar her şeyi biliyorlar.
A’dan Z’ye bütün hizmetleri veriyoruz yatırımcılarımıza. Doğru portföyün seçiminden, tüm satış devamlılığına kadar olan süreçte çok profesyonel bir ekiplerle çalışıyoruz. Evleri teslim aldıktan sonra, kira yönetimi ve mobilya alımına kadar her türlü hizmeti sağlıyoruz.
Londra’da 5 kişilik bir ekibimiz var. Onun dışında da bizim partnerlik yaptığımız avukatlar, muhasebeciler ve dolayısıyla her türlü hizmeti sunabilecek noktada ve hızdayız.
2016 yılında İstanbul’dan Londra’ya göçtüm. Daha önce Garanti Bankası’nda çok uzun yıllar şube müdürü olarak çalıştım. ODTÜ mezunuyum. Ben de bir gayrimenkul yatırımcısıyım. Yani o anlamda hem çok sevdiğim ve hem çok anladığım bir şey yapıyorum.
Ve ben de bir Barratt London yatırımcısıyım. Çocuklarım için ben de ev aldım. Çünkü kurumsal bir geçmişim var ve olabilecek en yüksek, çalışabilecek en yüksek firma burası.
Londra’da 40 projemiz var. Büyük ve prestijli firmalarla çalışıyoruz. Yatırımcı müşterilerimizin %99’u Barratt London’dan alım yapıyor. Dolayısıyla iş matematiğe gelince hepimiz Barratt London’dan satın alıyoruz. Ama onun dışında çok özel ihtiyaçları olur, amaç değiştiği zaman farklı seçenekler sunuyoruz. Ama matematik yapacaksak sadece Barratt London.